KAÇ 28 ŞUBAT ETTİ?

0
12381

Yıl 28 Şubat 1997 ve Yıl 28 Şubat 2018…

Adına post-modern denilen ama her boyutu ile gerçek bir darbe olan veya gerçek bir darbe gibi iz bırakan 28 Şubat 1997’nin üzerinden tam 21 yıl geçti.

Yeni bir yıldönümü arifesindeyiz bu kapkara günün.

Geçen yıl yazdığım yazıda o günün binlerce mağdurundan biri olarak imam hatipli olmamdan kaynaklı olarak benden kesilen puanlarım yüzünden girdemediğim tıp fakültesi hayalim ve çalınan doktorluğumdan bahsetmiş benim gibi olanlara, zülme uğrayanlara dikkat çekmek istemiştim.

Yeni bir 28 Şubat’a yaklaşıyoruz. Şükür ki dönemin rol çalanları, zorbaları ve muktedirleri tarafından bin yıl süreceği iddia edilen süreç sadece 3-5 yıl sürdü. Ama bazı etkileri hala devam ediyor.

Mesela 21 yıldır sahte delillerle içeride tutulan bazı mütedeyyin insanlar var.

Dönemin yanlı, militan yargısı tarafından pek çoğu sadece inancını yaşayan, dinini çocuklarına ve çevrelerine anlatan insanlar göz altına alındı.

O mahkemelerce olmadık delillerle yargılandı, iç hukuk yolları da benzer şekilde tükettirilerek uzun yıllara yayılan hüküm giymelerine yol açıldı.

Aradan geçen yıllarda hükümet adaleti yeniden tesis etmek için onlarca düzenleme yaptı, yeniden yargılama hakkı verdi.

Bu hak neticesinde aralarında toplum nazarında gerçekten suçlu gibi görünen pek çok kişi ceza evlerinden tahliye oldu. Hatta bazıları darbe teşşebüsü şüphesi ile yargılanıyordu.

Ama yeniden yargılama hakkı, tahliye hakkı verildiği gibi bir de “pardon, afedersiniz, size haksızlık etmişiz, sizi yanlış yargılamışız” denilerek binlerece liralık tazminatlar devlet tarafından kendilerine ödendi.

Ama yeniden adil yargılama hakkı ciddi bir kamuoyuna rağmen hala belli bir mahalleye uğramış değildir. Bu konudaki  beklenti tazedir ve dünden daha canlıdır.

Öyle ki söz konusu inançlı insanları yargılayan, bütün gücü kendinen menkul bilen ve onları haksız yere hapse atan hakim savcıların pek çoğu bugün sanık sandalyesine oturmuştur. Bu bile yargılamalarında ne kadar taraflı olduklarını gösterecek bir veri iken hiç bir ilerlemenin olmaması manidardır.

Yina o kara gününün peşinden devam eden kara süreç pek çok dindar çocuk ve gencin eğitim hakkını elinden aldığı gibi benim gibi bazı kişilerden kestiği puanlarla öğretmen, doktor, hakim, savcı, kaymakam vb. olmamıza engel olundu.

Biz bir şekilde hayata istemediğimiz mesleklere dahil olup, yaşamımızı sürdürürken ve bizi mağdur edenlerle hesabımızı mahakem-i kübraya bırakırken;  aynı mağduriyet yüzünden intiharla terki dünya eden, baskı ve zülümlerle terk-i vatan eyleyen yıllarca gayri muslim memeleketlerde öğrenimine devam etmek zorunda kalanlar oldu. Bir de yukarıda bahsettiğimiz yıllarca gün yüzü görmeyen kesimler  var.

Madem yaklaşık 20 yıldır 28 Şubatçıların  gadrine uğrayan, hapse atılan, iktidardan zorba bir şekilde uzaklaştırılan, partisi kapatılan inançlı kesim bu ülkeyi yönetiyor o halde neden hala devam eden bazı 28 Şubat uygulamaları tam olarak ortadan kaldırılmıyor.

Bunun için daha kaç yıl, kaç 28 Şubat geçmesi gerekir. 28 Şubatçılar yüzünden yiten hayatlar, yapılan işkenceler geri alınamaz belki ama var olan mağduriyetler giderilebilir.

Bunun için düzeltilen yasalara rağmen neden hala adım atılmaz. Her konuda olduğu gibi yine cumhurbaşkanının bunda bir yanlışlık var demesi mi gerekir.

O demeden meclis kulislerinde, sağda solda sadece konuşmakla mı kalacak bu mağduriyetler.

Yoksa biz farkında olmadan, cumhurbaşkanının tüm mücadelesine rağmen hala 28 Şubat zihniyetli birileri mi önemli köşe başlarını tutuyor.

Unutmayalım milli irade gerçekten hakkı üstün tutanlara oy verip, adaleti tesis etmelerini istedi, istiyor. Sureti haktan görünüp başka hesapları olan ve gerçekte cumhurbaşkanına ve milli iradeye gizliden düşman olanlara oy vermedi, vermiyor.

Beklentimiz, beklentiler cumhurbaşkanımızın bu kalıntıları temelli bir biçimde temizlemesi ve bunları hakkın, halkın, adaletin yakasından düşürmesidir. Mağduriyetlere bizzat el atmasıdır.

Dileğimiz o dur ki yeni 28 Şubat yıldönümleri bu temziliğin yapıldığı, o günün demokrasi tarihinde kapkara bir gün olarak hatırlandığı anlar olsun sadece.

 

CEVAP VER